|
BÖLÜM 4
KONTROL ÜNİTELERİ
Programlanabilir lojik
kontrol üniteleri, ikili ve üst denetimsel (supervisory)
kontrolü sağlayan, mikroişlemci tabanlı elektronik ünitelerdir. PLC' ler otomasyonun vazgeçilmez yapı taşlarıdır.
Otomasyon, en geniş tanımıyla teknik
proseslerin gerçekleştirilmesinde, insanın bizzat üretim yapma görevini,
otomatik üretim ve bunu kontrol etme, izleme görevine dönüştüren bir kavram
değişimidir. Burada kontrol sözcüğü, teknik bir kavram olarak, kumanda ve ayar gibi
kavramları kapsamakta, böyle bir işlem, içinde bilgisayar da ihtiva eden
endüstriyel otomasyon cihaz ve sistemleri kullanarak otomatik çalışmayı
genellikle üretim koordine etme ve yönlendirme anlamında kullanılmaktadır.
Teknik prosesler, en genel şekilde enerji üretiminden başlayarak, tüm temel
diğer endüstrilerdeki üretimler ve endüstrilerde kullanılan makinelerin ve
proseslerin çalışma şekilleridir.
Üretim yapma yerine, üretimin kontrol
edilebilmesinden üç ana unsuru anlıyoruz. Bunlar; üretimde daha yüksek
verimlilik sağlama, ekonomik üretim yapabilme ve rekabet ortamına uyum
gösterebilme, bir diğeri ise insanın çalışma ortamında emniyet ve konforun
sağlan-masıdır.
Yirminci yüzyılın başlarında kimya
endüstrisinde baş döndürücü üretimin ana hedefi, düşük işletme masrafları ve az
yatırım ile bu işi büyük hızda başarmak idi. Diğer örnek ise, otomobil sanayiinden verilebilir. Transfer hatlarında üretilen
standart otomobiller, seri mamul olarak da pazar tarafından kabul edilip
müşteri buluyordu. Böyle bir imalat şekli ile üretim artırılmıştı; ancak
üretimde esneklikten söz edilemezdi, o zamanlar amaç, sadece talebi
karşılamaktan ibaretti.
50'li ve 60'lı yıllarda modern
otomasyon tekniği çok büyük gelişmeler gösterdi. Otomasyon merkezi proses
bilgisayarları yapıldı. Kimya, maden, demir-çelik, çimento gibi endüstrilerde
çok gelişmiş otomasyon projeleri gerçekleştirildi. Ancak yapılan bütün
çalışmalar bütün üretim hacimleri ve tek bir imalat için uygundu.
Bugün, standart seri ürünler, eskiden
olduğu gibi, müşteri bulamıyorlar, çünkü pazarı ve ürünü müşteri belirliyor.
Üreticinin görevi ise, bu pazara olan talebe göre, o ürünü üretmek şeklinde. Bu
tarihi gelişim ile, geride bırakılan yılların durumunu kısaca özetleyebiliriz.
Burada yapılan hata, seri imalatın, pazarın isteğine göre belirlenememiş
olmasıdır.
Çağımızın modern otomasyon sistemleri
ile bugün üretim tekniğinde bir kavram değişimi yaşanmıştır. Pazardan gelen
talep; yani ürün tipini müşterinin belirlemesi ve bunun sonucu olarak
üreticinin müşterinin isteğine göre üretmesi, en iyi kalitede ve ekonomik
olarak rekabet edebilecek şekilde pazara sunma zorunluluğunu da beraberinde
getirdi. Bugün artık, endüstriyel üretimin ekonomikliği, yüksek sayılarda
üretmek veya kapasiteyi yakalamak ile tanımlanamamaktadır. Hatasız ve hızlı
üretim ile birlikte başarı, ürünlerin teknik kalitesi, pazar beklentisine uyum
ve üretim tekniğinin esnekliği ile yorumlanmaktadır.
Türkiye'de endüstriyel otomasyon ile
ilgili çalışmalar gerçek anlamda 80'li yılların başında başlamıştır. Bu
tarihten önce de makine ve tesis bazında bazı otomasyon sistemlerinin
mühendisliği ile birlikte yurt dışından ithal edildiğini biliyoruz. Bu
uygulamalar, çimento, demir, çelik, cam, tekstil, naylon, ambalaj, gıda vb.
sanayi dallarında yapılmıştır.Bazı uygulamaların ise modernizasyon amacıyla
gerçeklendiğini görüyoruz. Birçok sektörde kapasite artışları bu şekilde
sağlanmıştır.
Endüstriyel otomasyon mühendisliği,
elektrik, makine ve otomasyonu yapılacak sektör mühendisliği dalıyla oldukça
yoğun bilgi ve birikimi gerektiren zor daldır. Olaya sadece elektrik
mühendisliği yönünden bile bakılsa, karşımıza, genel hareket noktası şalt, tesis ve enstrümantasyon
mühendisliği ile birlikte, kontrol bilgisayar ve elektronik mühendisliğini de
kapsayan kombine ve özel bir mühendislik olarak çıkmaktadır. Endüstriyel
otomasyon, sadece bir satın-alma ve satış olayı değil, arakasında ağır ve
sürekli yenilenen, ileri teknoloji olan bir daldır.
Endüstriyel otomasyon sistemleri ve enstrümantasyon cihazlarının diğer önemli bir üstünlüğü de
sahip oldukları karşılıklı haberleşme özelliğidir. En başta yapılan yerel
otomasyonlar artık yeterli kalmayıp, iletişim sistemleri üzerinden haberleşilerek, komplike otomasyon çözümleri
üretebilmektedir. Burada en önemli nokta, sistem entegrasyonudur. Sistem
entegrasyonu, endüstriyel otomasyonda kullanılan tüm donanımın haberleşme
özelliği ile bunun yazılım üzerinden gerçekleştirilmesi ve sistemin uyum içinde
çalışabilmesidir.
Endüstriyel otomasyonun ana elemanı
programlanabilir lojik kontrolörlerdir. (Programmable Logic Controller, PLC). Bu düzenekler ile yapılacak işin
kapsamına göre;
Kumanda, Kontrol, Kullanım ve İzleme,
Uyarı ve Raporlama işlemlerini içeren endüstriyel otomasyon sistemleri
gerçekleştirilebilir.
Serbest programlanabilen otomasyon
cihazlarının endüstride seçilen proseslerin kumanda ve kontrolü için
kullanılabilmesi, bu sistemlerde kullanılan programlama dilinin özelliklerine
ve yönetmeliklerine uymak ve bu dilin sembolik yapısını, teorik bilgilerle
birlikte prosese uygulayabilme hakimiyetindedir.
Her kumanda, bir otomasyon ve bir de
proses kısmından oluşur. Otomasyon kısmı, kumanda kısmının "aklı"dır.
Kumandanın proses kısmı ise, bir malzemenin, enerjinin ya
da bilginin, nitelik ve nicelik olarak değişimini ya
da taşınmasını hedef olarak alır ve bunun teknik akışını kapsar. Bu olaya bir
örnek üretim prosesleridir. Aşağıdaki şekilde bir PLC uygulayıcısının sembolize
edebileceği bir kumanda sisteminin tipik yapısı görülmektedir. Şekilde
oluşturulmuş olan otomasyon yapısı itibari ile yerel bir çözümü kapsamaktadır.
Bu nedenle bu tip bir otomasyon çözümlerine "yerel"çözüm"
denir.
Şekil 4.1
Kumanda sistemi değişik
"eleman"lardan meydana gelir. Bu elemanlar; kullanım düzeni,
otomasyon cihazı, ayar elemanları, ölçü düzeni ve proses kısmıdır. Bunlar
değişik fonksiyonları yerine getirirler.
Bu üniteler, kontrol
sisteminde tek veya entegre bir işlem istasyonu olarak, diğer programlanabilir
Elektronik üniteler ve ekipmanlar ile haberleşme ağı üzerinden iletişim kurarak
kullanılır.
Programlanabilir
Lojik kontrol üniteleri, biriken bilgi ve verileri
bir yandan SCADA sistemine iletirken bir yandan da işletme fonksiyonlarını
yerine getirmek için yazılım programlarına uygun olarak lojik
kontrol denetimini sağlarlar. Genel bir kontrol modülü yapısı şu elemanlardan
oluşur.
Güç
Kartı: Kontrol modülünün ve I/O
kartlarının güç gereksinimini sağlar.
Uzak
Giriş/Çıkış Kartı: Bu kart kontrol
modülünün, iletişim yoluna bağlı diğer sistem elemanları ile haberleşmeyi
sağlar. Uzaktan kumanda I/O üniteleri, Programlanabilir Lojik
Denetleyiciler ile yüksek hızlı seri haberleşme ağı ile iletişim kurarlar.
Uzaktan I/O üniteleri vasıtasıyla programlanabilir elektronik lojik denetleyicilere bağlanan işletme değişkenleri,
sistemin veri tabanında, aynen lokal olarak bağlanan değişkenler gibidir.
Haberleşme ağının yüksek performansı, seri iletişimden dolayı meydana
gelebilecek gecikmeleri önemsiz hale getirir.
RAM
(Random Access Memory): Gerçek zaman verilerini ve denetim parametrelerini
saklamak için kilobayt mertebesinden RAM kullanılır.
ROM
(Read Only Memory): Denetim
algoritmaları ve sürekli olarak saklanılması gerekli bilgiler burada saklanır.
A/D
Çevirici ve Çoklayıcı: Denetlenen süreç
değişkenlerinin mikrokontrolöre verilebilmesi için
gerekli olan analogdan sayısala çevrim işini
gerçekleştirir. Çoklayıcı kullanımı ile aynı anda birden fazla kanaldan bilgi
girişi yapılabilir.
Yerel
Giriş/Çıkış Kartı: Programlanabilir
elektronik denetleyici lokal analog dijital sinyal giriş
ve çıkışlar için çok sayıda sinyal toplama (I/O) kartı içerirler I/O kartları
saha cihaz ve dedektörlerine doğrudan bağlanabildiği
gibi, kontrol panosunda bulunan alçak gerilim cihazlarına da bağlanabilirler.
Saha cihazlarına I/O kartları ile bağlantıları 0-10V veya 4-20mA sinyal
kablolarıyla sağlanır. Analog değerler otomatik
olarak proses veya iletişim ilişkili değerlere çevrilir.
Merkezi
İşlem Ünitesi (CPU): Gelişmiş
programlanabilir elektronik üniteleri yüksek performanslı mikroişlemci (CPU)
kullanırlar. Sistemin yazılımı, arzulanan fonksiyonel konfigürasyonu oluşturmak
üzere ana kartlardaki salt oku bellek (Eprom)
modüllerinde saklanır. Uygulama programları ise RAM bellekte toplanır.
Programlanabilir elektronik üniteleri sistem yazılımı, bir gerçek zamanlı
işletme sistemi ve bir de uygulama mekanizmasına sahiptirler. Bu ünitelerin
programları, öncelik düzeylerinde çevrimli olarak yürütülür. Çevrim süreleri 10
msn ile 2 sn arasında seçilebilir.
SCADA kontrol sistemlerinde alçak gerilim cihazları,
elektronik kontrol ünitelerinin yerleşimi bu panolara yapılır, bunlar kontaktörler, röleler, sigortalar vb. elemanlar ihtiva
ederler.
Saha, süreç ve işletmeye ait verilerin
toplandığı SCADA kontrol sistemlerinin en alt seviyesini oluştururlar. Bunlar
fiziksel ve elektronik iletişim cihazları olup işletme için gerekli lokal
denetleyicilerdir. Fiziksel çevrenin bilgileri bu seviyede elektrik/elektronik
işaretlerine çevrilerek SCADA sistemine girerler. SCADA sisteminden verilen
komutlar ile bu seviyede elektrik/elektronik işaretlerden fiziksel büyüklüklere
çevrilerek, gerçek dünyada istenen hareketler (kesicilerin açılıp-kapatılması,
motorların start-stop edilmesi vb.) gerçekleştirilmiş olur.
Programlanabilir Kontrol sistemlerinde
merkezi bilgisayardaki yazılımdan başka bir de Programlanabilir Kontrol
ünitelerinin yazılım kısmı vardır. Kontrol edilen sistemde en önemli özellik lojik kontrol ünitelerinin sistemin işlevlerine göre
programlanabilmesidir. Programlama dili her fonksiyonun girişi ve çıkışı olan
bloklarla karakterize edilir. PLC' de böyle bir bloğun görevi lojik AND, OR fonksiyonu gibi olabilir. Yazılım programı
uygun modüllere bölünebilir. Bu modüllere ayrı zaman öncelikleri verilerek, hem
hızlı hem de yavaş kontrol işlemleri gerçekleştirilir. Herhangi bir eleman
giriş ve çıkışları bir başka elemanın giriş ve çıkışlarına bağlanabilir. Bu
şekilde PLC tarafında oluşan yazılım ana bilgisayarın yazılımı kullanılır.